20 Aralık 2011 Salı

İnsan insana değil ama.

İnsanın insanla ilişkisi, deniz'in Nil'le, yağmurun tenle kurduğu ilişki gibi değil. Nil denize, yağmur tene. İnsan insana değil ama.


Uç benim boynumun soytarısı 
kirle her cemreyi bana doğru olan 
unuttum güçbela soluyan perdeleri 
dudaklarımı ısırdıkça kabaran akşam 
unuttum onu da. 
Zaten bir tanım değil midir 
tavsayan düşüp kalkmalara 
hüznün hacanası diye bildiğim akşam 
bir tanım değil midir o kıyısız ellerimiz 
fırça çekmeye doğru ölümün bacısına 
parmak atmaya doğru şiir okuyaraktan 
aşk -bir tanım değil midir- 
kusturucu güzellikler ardından. 
Her tanım bir ağı parçalıyor gibi çevremizde 
azgın atlar boşandıkça sesimin avlusundan 
uç benim boynumun soytarısı 
dölle ovalı yüreğimi akarsuyunnan 
göğsümde serinleyen akçıl kuşların 
esirgeyen bağışlayan DİRENME'nin adıyla 
indir koynumun yılgısını mor bulutların ordan 
indir, indir de 
geceleyin dupduru bir iniltiyi 
bağrımdaki sağırlıkla değiştirmeye doğru- 
Fırlamayım, bıktım tanımlanmaktan. 
Leş yiyen akçıl kuşları sevrim çünkü 
akçıl gçmen kuşları çünkü 
çünkü özentisiz taşra yanakları 
gibi çarşılara ilşkin 
firegili göklerin altında olmak gibi 
yatırları severim 
paskalya tatilini. 
Her tanım zorlu kilitlerdir belki de 
çaput yıldızları aşka dayalı duran 
uç benim boynumun soytarısı 
böğrümde avrupalı atları koşuşturan 
aşkım, tanımım, yanaşmam. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder